Skip to content Skip to footer

AİHM Kartal/Türkiye Kararını Açıkladı

Dr. Gökhan Güneş, AIHM’in 26 Mart 2024 tarihli Kartal kararı ile ilgili Twitter hesabından şu değerlendirmelerde bulundu:

AİHM, açıkladığı Kartal/Türkiye kararında önemli bir hususu tekrar vurgulamış ve başta yargı mensupları olmak üzere yapılan ihraçlarda hükümetin kendince en güçlü argümanı olan “sadakat yükümlülüğü” ile önemli tespitlerde bulunmuştur.

  AİHM’e göre demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğü hâlâ tam olarak ne anlama geldiği bile bilinmeyen irtibat ve iltisak gibi uyduruk gerekçelerle ihlal edilmez ve hakimlerin sadakati “devlet gücünü elinde bulunduranlara değil”, hukukun üstünlüğüne ve demokrasiyedir. 

  Devlet gücünü elinde bulunduranlara sadakat gösterip emirlerine boyun eğmedikleri için başta 5 bine yakın yargı mensubu olmak üzere yüz binden fazla kişi, sırf fişleme listelerinde bulundukları için irtibat ve iltisak zırvalarıyla ihraç edilmişlerdir. Bu kişilerin, bu zamana kadar hukuka, demokrasiye ve insan haklarına sadakatsiz hiçbir eylemi ve davranışları ortaya konulamamıştır.

  Anayasal teminat altındaki yargıç ve savcılar ile savunmaları bile alınmadan ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki hiç bir hakları tanınmadan ihraç edilen yüz binden fazla kişinin ihracı hukuka aykırıdır. Zira AİHM, açıkça suç işlememiş ya da insan hakkı ihlaline sebep olmamış kişilerin yalnızca bir derneğe üye olmaları ya da fikirleri sebebiyle ihraçlarını AİHS’e aykırı bulmaktadır. (Ivanovski/Makedonya Kararı, B. No: 29908/11, 21/01/2016, P.117 vd.).

  Hukuksuzca ihraç edilen kişilerin işledikleri bir suç ve sebep oldukları bir insan hakkı ihlali bulunmasa da; bu ihraçlarda imzası bulunanlar ile ihraçları hukuka uygun bulan başta Danıştay ve AYM üyeleri olmak üzere rejim yargısı, insan hakkı ihlali yapmış ve tam da AİHM’in belirtildiği gibi “hukukun üstünlüğü ve demokrasiye sadakat yükümlülüklerini” ihlal etmişlerdir.

  AİHM ve BM’den verilen ihlal kararları, 15 Temmuz yargıç ve savcılarının örgütlü, sistematik ve yaygın şekilde insanlığa karşı suç işlediklerinin somut delilleridirler. Zira bu kötülük, sadece adli yargıya ve ilk derece mahkemelerine özgü olmayıp, aşama aşama her yargı kolu ve en tepede AYM için de geçerlidir.

Nevra Kadıgil de Güneş’e ek olarak bir baska AIHM kararını hatırlamıştır: “AİHM, Vogt/Almanya kararında da sadakat yükümlülüğününün, kamu görevlisinin geçmiş hizmetleri, sicilleri, varsa disiplin cezaları gibi somut verilere dayalı olarak belirlenmesi gerektiğini söylüyor.

Image