Makaleler&Raporlar 13 Haziran 2024
20Views
Dr. Gökhan Güneş’in 15 Temmuz yargılamalarına ilişkin X üzerinden yaptığı çok önemli açıklamalardan derleyerek hazırladığımız yazıyı sizlere sunuyoruz:
15 Temmuz olayları Yargıtay tarafından amaç suça kalkışma niteliğindeki eylemler olarak kabul edilmiştir. Bu olaylara en yakın örneklerden biri 2015 yılında PKK tarafından gerçekleştirilen ve çok sayıda il ve ilçeyi kapsayan hendek olaylarıdır. Zira, bu eylemler PKK’nın amaç suçuna (TCK m.302) kalkışma niteliğindeki eylemlerdir. Günlerce süren bu eylemlerde çok sayıda kişi (15 Temmuz’dan daha fazla) hayatını kaybetmiştir. 15 Temmuz olayları hukuken hendek olaylarıyla aynı mahiyettedir. Hendek olaylarının bütünüyle vahim nitelikte olduğunda kuşku yoktur.
Ancak, 16. Ceza Dairesi (şimdiki 3. Ceza Dairesi), hendek olaylarına katılan tüm örgüt mensuplarını amaç suçtan (m.302) sorumlu tutmamıştır. Bu olaylara katılıp eylemi matuf fiil (vahim eylem, yani öldürme, yaralama vb.) niteliğinde olan PKK mensupları TCK’nın 302. maddesinden cezalandırılırken, eylemi matuf fiil olmayanlar hendek olaylarına bizzat katılsa dahi TCK’nın 314. maddesinden cezalandırılmıştır. Bu uygulama hukuka ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına da uygundur.
Ancak, hendek olaylarında hukuka uygun karar veren 16. Ceza Dairesi, konu 15 Temmuz olunca hukuku unutmuş ve kendi içtihatlarını da adeta çöpe atmıştır. Gelin isterseniz, hendek olaylarında verilen kararlar ile 15 Temmuz yargılamalarındaki uygulamayı karşılaştırarak, 16. Ceza Dairesi’nin nasıl hukuksuz kararlara imza atıp açıkça suç işlediğini görelim.
Başka bir kararında, sanığın hendek olayları sırasında faaliyet gösterdiği mahalde gerçekleştirilen öldürme gibi olaylara “muttali olmasının”, bu olaylara TCK’nın 37, 38, 39. maddeleri kapsamında iştirak ettiği anlamına gelmeyeceğini belirtip, sanığın bu eylemlerden de sorumlu tutulması gerektiğini belirten muhalif üyenin görüşüne itibar etmezken;
15 Temmuz yargılamalarında sanıkların bulunduğu mahalde herhangi bir kişi tarafından icra hareketine geçilmesi halinde, sanık hiç bir şekilde bu eylemlere iştirak etmese ve hatta haberdar olmasa dahi bu vahim eylemlerden sorumlu tutulup hem de Anayasayı ihlal suçundan (m. 309) cezalandırılmıştır.
Bir başka kararda, hendek ve barikat yapımında çalışma ve nöbet tutmanın m.314. kapsamında bir suç olacağı vurgulanırken; sanığın katıldığı bu eylemlerinin hükme esas alınabilmesi için somut olaylarla desteklenerek kesin biçimde ispat edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak, 15 Temmuz yargılamalarında sadece bir yerde nöbet tutan veya gelecek emri bekleyen kişiler lehlerine çok sayıda tanık beyanı olmasına rağmen, TCK 309. maddeden cezalandırılmıştır.
Başka bir kararda, hendek olaylarının idare edildiği ve örgüt üyelerince kullanılan “asayiş binasına” girip örgüt mensuplarıyla görüşen sanık hakkında 314. maddeden verilen hükmü bozup, bu kişinin o binaya ne amaçla gittiği ve ne konuştuğu belirlenemediği için bırakın amaç suçu (m.302), 314. maddeden bile cezalandırılamayacağını belirtirken; Konu 15 Temmuz olunca darbe teşebbüsüne katıldığı kabul edilen herhangi bir asker ile o gün irtibat halinde olan, birlikte bulunan veya görüşen herkesi 309. maddeden cezalandırmıştır.
Bir diğer kararda, hendek başında silahla nöbet tutan kişilerin, bizzat katılmadığı ancak ilçede yaşanan ve ölümle sonuçlanan eylemlerin “icrasını kolaylaştırdığının” kabul edilemeyeceğini ve sanığın TCK’nın 302 ve 39/2-c maddelerinden sorumlu tutulamayacağını belirtirken;
15 Temmuz yargılamalarında aynı veya benzer konumda olan kişileri “darbenin icrasını kolaylaştırdığını” kabul ederek TCK’nın 309,39/2-c maddelerinden cezalandırmıştır (16. Ceza Dairesi, 19/10/2017 T., 2017/1605 E., 2017/5497 K.).
Özetle; Hendek ve 15 Temmuz olaylarına katılan kişilerin amaç suçlar açısından (m.302 veya m.309) sorumluluk esasları aynıdır. Buna göre;
a. Hendek veya 15 Temmuz olayları sırasında herhangi bir öldürme, öldürmeye teşebbüs, yaralama, bombalama ve silahlı çatışma gibi vahim eylemelere (matuf fiil) katılan ve katıldığı ispatlanan örgüt mensupları amaç suçtan (TCK m.302 veya m.309) ve araç suçlardan (öldürme, öldürmeye teşebbüs, yaralama, bombalama) doğrudan fail olarak (TCK m.37) cezalandırılabilir.
b. Hendek veya 15 Temmuz olayları sırasında matuf fiillere yardım eden, örneğin öldürme, öldürmeye teşebbüs gibi fiillere silah temin ederek (m.39/2-b) veya çatışmalarda gözcülük yaparak (m.39/2-c) yardım eden kişiler, TCK’nın 309 ve 39 (veya m.302 ve 39) ile birlikte 82 ve 39. maddelerinden, yani Anayasayı ihlal ve adam öldürme suçuna yardımdan cezalandırılabilir.
c. Hendek veya 15 Temmuz olaylarına katılan, ancak eylemleri matuf fiil niteliğinde olmayan, yani eylemleri insanların güvenliğine, hürriyetine veya hayatına yönelik olmayan kişiler TCK’nın 314. maddesi gereğince silahlı örgüt üyeliğinden cezalandırılır. Örneğin, hendek olaylarında matuf fiile iştirak etmediği halde, kurtarılmış bölge ilan edilen yerlere güvenlik güçlerinin girmesini engellemek amacıyla barikat kuran, hendek kazan, çatışmalara katılanlara yiyecek getiren veya yaralananları tedavi eden örgüt mensupları 314. maddeden cezalandırılır.
Bu kişiler, hendek olaylarına katılmak ve olayların icrasını kolaylaştırmak suretiyle “yakın zarar tehlikesine” katkı sağlamışlardır. Ancak, bu kişilerin eylemi matuf fiil niteliğinde olmadığı ve matuf fiile katkı sağlamadığı için TCK’nın 302. maddesinden ve bu suça yardımdan cezalandırılamazlar. Aynı şekilde, Hendek olaylarına destek vermek ve örgüt mensuplarıyla birlikte silahlı mücadeleye katılmak amacıyla örgütün Kandil kampından veya yurtiçinden silah ve teçhizatlarını alarak Diyarbakır’a giden, ancak hiçbir silahlı çatışmaya girmeden yolda durdurulan örgüt mensupları TCK’nın 314. maddesinden cezalandırılabilir.
15 Temmuz olaylarında da; “darbe teşebbüsünden haberdar olup bu teşebbüsün gerçekleşmesini isteyen”, ancak öldürme ve yaralama gibi matuf fiillere iştirak etmeksizin kontrol ve asayişin sağlanması ile görevli olup devriye gezen, trafiği engellemek için yolu kapatan, bir yerde silahıyla nöbet tutan veya gelecek emri bekleyen, fakat tek bir mermi dahi atmadan silahını bırakan kişiler TCK’nın 314. maddesinden cezalandırılabilir. Bu kişiler darbe olaylarına katılmış, darbenin icrasını kolaylaştırmış ve bu suretle yakın zarar tehlikesine katkı sağlamışlardır. Ancak, bu kişiler TCK’nın 309. maddesinden ve bu suça yardımdan cezalandırılamazlar. Zira bu kişiler, amaç suçun icra hareketi olan matuf fiile katkı yapmadıkları gibi yaptıkları katkı da TCK’nın 39. maddesi kapsamında yardım olarak kabul edilemez. Örneğin, darbe olaylarına destek vermek ve matuf fiil niteliğindeki silahlı çatışmalara katılmak amacıyla Polatlı’dan silah ve teçhizatla yola çıkan, ancak hiçbir silahlı çatışmaya girmeden yolda durdurulan kişiler TCK’nın 314. maddesinden cezalandırılabilir.
Ayrıca suçun manevi unsur değerlendirmesi de unutulmamalıdır. Yani, bu eylemlere katılan kişilerin darbe teşebbüsünü bilmeleri ve gerçekleşmesini istemeleri de gerekir. Eğer bu kişiler, tatbikat ya da terör saldırısı var düşüncesiyle bu eylemlere iştirak etmişlerse, TCK’nın 309 ya da 314. maddesinden cezalandırılamazlar.
15 Temmuz’dan sonra verilen Hendek olayları ile ilgili kararlarda bu prensipleri uygulayan 16. Ceza Dairesi, Hendek olaylarını “hukuki anlamda tek fiil” olarak nitelemeyip, bu olaylara katılan herkesi fail veya yardım eden olarak amaç suçtan (m.302) cezalandırmazken ve eylemi vahim olmayan kişileri “hendek teşebbüsünün icrasını kolaylaştırdı” diyerek TCK m.39/2-c kapsamında 302. maddeden sorumlu tutmazken, 15 Temmuz yargılamalarında tam tersini yapmıştır. Zira 15 Temmuz olaylarını “hukuki anlamda tek fiil” kabul edip, bu olaylara katılan herkesi fail veya yardım eden olarak amaç suçtan (m.309) cezalandırmış, eylemi vahim olmayan kişileri “darbenin icrasını kolaylaştırdı” diyerek TCK’nın 39/2-c maddesi kapsamında 309. maddeden sorumlu tutmuştur (Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 08/3/2021 T., 2020/84 E., 2021/1909 K.).
Ayrıca, iki olayla ilgili eşitsizlik sadece suçun maddi unsuruna ilişkin olmayıp suçun manevi unsuru ile ispat ve muhakeme hukukuna (özellikle delil tespiti ve sübut) ilişkin hususlar için de geçerlidir. 16. Ceza Dairesi, Hendek yargılamalarıyla ilgili uyguladığı kriterleri 15 Temmuz yargılamalarında da uygulamalı ve hendek olayları için yaptığı sorgulamayı 15 Temmuz günü için de yapmalıdır (Görsel):
15 Temmuz günü gerçekleşen darbe teşebbüsüne ilişkin süreçte neler yaşanmıştır? Bu sorunun cevabını darbe dosyalarında bulmak mümkün müdür? Yoksa internet ya da medyadan alınan bilgiler ile mi sonuca gidilmiştir?
Darbe teşebbüsünün meşru bir şekilde savuşturulduğunun ispatı için saldırının boyutları da tespit edilmelidir. Bu yargının görevidir. Bu görevin eksik icrası uluslararası platformda ve tarih önünde ülkenin suçlanmasıyla sonuçlanacaktır!