AİHM Kararları 11 Haziran 2024
18Views
Karara ilişkin Dr. Gökhan Güneş tarafından yapılan genel değerlendirme aşağıdaki gibidir:
“AİHM Büyük Dairesi tarafından Yüksel Yalçınkaya başvurusu karara bağlanmıştır. Bu kararda Mahkeme başvurucunun adil yargılanma hakkının (m. 6), kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin (m. 7), ve Toplanma ve Dernek-Sendika Özgürlüğü hakkının (m. 11) ihlal edildiğine karar vermiştir. Hükümet, AİHM önündeki savunmasında başvurucunun mahkumiyetinin Bylock üzerine kurulmuş olduğunu ve Bank Asya hesabı ve Dernek-Sendika üyeliklerinin ikincil-takdiri delil olarak dosyada yer aldığını ileri sürmüştür.
AİHM, hükümetin bu iddiası doğru bile olsa, bu faaliyetlerin başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliği suçundan mahkum edilmesine gerekçe olarak kararlarda yer aldığına dikkat çekmiş m. 7 ve m. 11 altında güvence altına alınmış hakların ihlal edildiğine karar vermiştir. Burada özellikle Bylock delilinin kesin delil mahiyetinde olduğu iddiasından dolayı Mahkeme incelemesini Bylock üzerine yoğunlaştırmıştır. İlk olarak, Bylock’un kategorik olarak başvurucunun atfedilen suçu işlediğine ilişkin kesin bir delil olarak kabul edildiğini not eden Mahkeme, bir iletişim aracını kullanmanın yasallık karinesinde yararlanacağını ve aksi kanıtlanıncaya kadar salt bir iletişi aracını kullanmanın suç olarak kabul edilemeyeceğini belirtmektedir. Böyle bir kabul, öncelikle başvuranın m. 7 altında düzenlenen kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlalinin oluşturmaktadır.
Öte yandan, Bylock’un örgüt üyeliği suçunun kesin delili olarak kabul edilmesi ve bu iddianın geçerliliğine ilişkin başvurucu tarafından yargılama boyunca yapılan itirazlara tatmin edici hiçbir yanıt verilmemiş olması, çekişmeli yargılama ilkelerini ve özellikle silahların eşitliği ilkesini ihlal etmektedir. Dolayısıyla başvuranın adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir. Nihayet Mahkeme, Hükümetin başvurucunun dernek-sendika üyeliklerinin mahkumiyetinde sadece takdiri delil olarak kullanıldığı ve dolayısıyla başvurucunun bu delillerden dolayı mahkum edilmemiş olduğu iddiasını ikna edici bulmamıştır.
Mahkemeye göre takdiri delil olarak dahi dosyada bu iddiaların yer alması ve kullanılmasının başvurucunun 11.madde altında güvence altına alınmış olan Toplantı ve Dernek-Sendika Özgürlüğü hakkının ihlalini oluşturacağına karar vermiştir. Nihayet Mahkeme, başvurucunun maruz kaldığı hak ihlallerinin Türkiye’de sistemik olduğunu not etmekte ve Hükümeti bu durumu düzeltmek ve benzer vakalardaki hak ihlallerini ortadan kaldırmaya yönelik tedbirler almaya davet etmektedir. Mahkeme, Anayasa’nın 90. maddesini hatırlatmakta ve bu kararın iç hukukta bütün merciler tarafından doğrudan uygulanabilirliğinin altını çizmektedir.”
Değerlendirmenin tamamını okumak için aşağıdaki linke tıklayınız: